PROF.DR. HAYDAR ÇAKMAK        hycakmak@gmail.comPROF.DR. HAYDAR ÇAKMAK hycakmak@gmail.com


KAZAKİSTAN

16 Aralık 1991’de bağımsızlığını kazanan Kazakistan, Ankara da görkemli bir törenle bağımsızlığını kutlamıştır. Bizde kardeş halkımızın sevincini paylaştık. Ankara’ya yeni tayin olan büyük elçi, eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Janseyit Tüymebayev bu yıl kutlama törenlerinde bir fark yaratarak çok sayıda ünlü Kazak sanatçısını getirerek konuklarına gerçek anlamda bir müzik ziyafeti vermiştir. Tören Salonun da Mülti-Vizyon gösterileriyle de Kazakistan’ı konuklara tanıtmıştır. Kazakistan da yaşayan ve Kazak müziğine ve Kazakistan’a aşina olan bizim gibi misafirler bu müzik ziyafetinden ve gösteriden daha fazla keyif aldılar zira bizim için bir nevi nostalji yarattı. Yeni büyük elçinin Türkiye de çok sayıda dostu var ve iyi tanınıyor, çok başarılı olacağına inanıyorum.

Kazakistan diğer bütün eski Sovyet ülkelerinin yaşadığı sıkıntıları ziyadesiyle yaşamıştır. Sovyet ekonomi ve yönetim sisteminden kapitalist, serbest piyasa ekonomisine , kapalı ve dikta bir rejimden açık toplum ve özgür bir yönetime geçiş kolay olmamıştır. Yeni sisteme adapte olmak ve yeni zihniyeti ve yeni dünya’yı anlayabilecek kadrolar yetiştirmek diğer ülkelerde olduğu gibi Kazakistan içinde ciddi sıkıntılar yaratmıştır. Ayrıca Kazakistan kendine özgü birtakım sıkıntılar da yaşamak zorunda kalmıştır. Bu sıkıntıların en önemlileri, Sovyetlerden kalma Nükleer silahlardan dolayı bütün dünya’nın gözü Kazakistan da olmuştur. Ruslar ve Amerikalılar bu nükleer silah konusun da Kazak yönetimini yakın gözetim altına almışlardır. Nazarbayev akıllı bir şekilde davranarak hiçbir polemiğe meydan vermeden konuyu hızlı ve makul bir şekilde çözmüştür. Geçmişte Sovyet silahlarının paylaşımı konusunda Rus-Ukrayna gerginliği, günümüzde ABD-İran nükleer silah sorununu dikkate aldığımızda silah konularının uluslar arası ilişkilerde ciddi krizler yaratma potansiyelinin olduğu herkesin malumudur.1989’da Kazakistan’ın nüfusu yaklaşık 16.500.000 iken 1999’da 15.000.000.’a inmiştir.Dünya’nın en gelişmiş ülkesi de olsa kısa bir süre içerisinde bu kadar nüfus kaybı ekonomiyi ve yönetimi zaafa uğratır. Kazak kökenli olmayan nüfus Sovyetlerin dağılmasından sonra kendi yurtlarına dönmüşlerdir. Bu göçen nüfus içerisinde çok sayıda kalifiye ve eğitimli insanların olması Kazakistan’a önemli zararlar vermiştir. Kazak nüfusu 2010’da ancak toparlanarak 1989 seviyesi olan 17.000.000 milyonu bulmuştur. Nazarbayev yönetiminin nüfus artışına verdiği özel önem ve teşvik sayesinde hem ülke nüfusu hem de Kazak etnik nüfusunun genel nüfus içerisinde ki oranı artmıştır. 1990’da genel nüfus içerisinde ki Kazak oranı %40 seviyelerinden bugün itibariyle yaklaşık %80’e yaklaşmıştır. Bu durum bütün ulus devletlerde olduğu gibi Kazakistan için de hayati önem taşımaktadır. Nazarbayev’in başkenti Almatada’dan Astana’ya taşıması akılcı ve stratejik bir karadır. Zira Rusya Federasyonuna komşu, verimli toprakları olan ve Rus nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir bölge olması nedeniyle Rusların herhangi bir emri vaki ve yayılmacı politikalarının önünü kesmek için Astana’nın başkent yapılması akıllıca bir davranış olmuştur.

Kazakistan’ın dünya’nın iki önemli aktörü olan Rusya Federasyonu ve Çin’e komşu olması nedeniyle diğer ülkelere göre iki kez risk altındadır ve atacağı adımlarda iki kez daha dikkat etmesi gerekir. İki büyük, güçlü ve emperyalist ülkeye sınır komşusu olmak son derece tehlikeli bir durumdur. Nazarbayev ve ekibinin yürüttüğü akılcı ve dengeli dış politika sayesinde şuan için ciddi bir sorun olmasa da tehlike potansiyeli varlığını sürdürmektedir. Daha önce birçok defa yazdım maalesef AKP iktidarı döneminde Türk Dünyası ihmal edilmiştir. Türk Dünyasının bir güç haline gelebilmesi için Türk liderlerden birisinin inisiyatif alması gerekir. AKP iktidarda kaldığı müddetçe Türk Dünyasına ilgisizlik devam edecektir. Nazarbayev yaşı, tecrübesi, saygınlığı, kişiliği, becerisi ve vizyonu ile bu işi yüklenebilir. Tayyip Erdoğan İslam Dünyasına yakınlığı ve Filistin’e desteği sayesinde Arap Dünyasında çok popüler oldu, Nazarbayev aynı şeyi Türk Dünyasında başarabilir. Anglo-Sakson Dünyası, Arap Dünyası, Slav Dünyası, Francofoni, Fransızca konuşan ülkeler, ( Francophonie ) İngliz Milletler Topluluğu ( Commonwealth of Nations) nasıl gerçekse ve niçin yapıldıysa Türk Milletler topluluğu da yapılmalıdır, en az onlar kadar faydalı olacaktır. Bu gün dünya da kamplaşmalar ideolojik olarak yapılmamaktadır. Medeniyetler ve etnik kökenler üzerine inşa edilmektedir. Almanya-Avusturya, ABD-İngiltere-Kanada-Avustrulya-İrlanda, Rusya-Beyaz Rusya ve Sırbistan yakınlıklarının gerekçeleri nelerdir acaba. Bu örnekleri geçmişte ve günümüzde çoğaltmak mümkündür.

Türkler de kendi dünyalarını kurmaları gerekir. Güçlü bir Türk Dünyası hem uluslar arası barış için hem de Türk kökenli halklar için yararlı olacaktır. Türk coğrafyası dünya’nın en stratejik ve en zengin kaynakları bulunan ülkeleri arasındadır. Yetişmiş insan kaynakları ile yer altı ve yer üstü zenginliği Türkleri 21.Yüz yılın milleti yapabilir, yeter ki buna inanan insanlar iyi bir rehber eşliğinde yola çıksın.



01.02.2011

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi