YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


SORUNLARIN TEMELİNDE EĞİTİMSİZLİK YATIYOR

Birey ve toplumların gelişmesi ve medeniyet hedefine doğru yürüyebilmesi ancak eğitimle mümkündür. İnsanların ömür boyu karşılaştığı sorunların temelinde eğitimsizlik yatmaktadır. Eğitim, sadece okullarla sınırlı olmayıp hayat boyu öğrenmeyi, ve kendini yetiştirmeyi kapsayan çok yönlü bir faaliyettir. Bu sürecin fayda sağlaması; insanı mutlu, toplumu huzurlu kılması, eğitimin kalitesiyle doğrudan ilgilidir. Eğitim kalitesinin yükseltilebilmesi için; okullarımızın ve öğretim programlarının çağın şartlarına ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gerekmektedir. Eğitim kalitemizin artırılması, öğretim gereçleri ile okul imkânlarının geliştirilmesi kadar okul dışında harcanan zamanın, bireysel gelişimi destekleyici nitelikte faaliyetlerle değerlendirilmesi de hayati önem taşımaktadır.

İnsan hayatında ‘bireysel gelişim’ de çok önemlidir ve eğitimin olmazsa olmaz tamamlayıcı unsurudur. Bir kişi doktora yapsa bile, kendini yetiştirmemiş ise eğitimi eksik sayılabilir. Ya da kişinin, eğitimi eksik olsa bile kendini çağın gereklerine göre yetiştirmiş ise, eğitimli bir insan durumuna gelebilir.

Eğitim önce ailede başlamaktadır, kişiler ailelerini seçme gibi bir şansa sahip olmadığından, büyük ihtimalle ailenin özelliklerine göre şekillenirler.

Cehaletin, okuma seviyesiyle doğru orantılı tutulduğu toplumlarda üzerinde durulmayan ve önemsenmeyen durum. eğitimin sanılanın aksine akademik seviye sağlayan bir özellik olmanın çok dışında insanın daha çocukluğundan itibaren alması gereken, onu hayata hazırlayan birikimdir. Yani eğitimsizlik; öğrenim almamış olmak değil, gelişen ve değişen dünyayı irdeleyen bakış açısına sahip olamamak demektir.

Ülkemizde yaşanan kısır tartışmaları ve sürekli siyasi hesapları incelediğimizde, ortaya konan problem ve eleştirilerin bir çıkmaza doğru yönelmekte olduğunu görmekteyiz. Çünkü genel anlamda tartışılanlar, olması gerekenin oldukça uzağında seyretmektedir.

Ayrıca, TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 15 yaş ve üzerinde 5 milyon 674 bin kişi hiç öğrenim almamış ve okuryazar değildir. Okuryazar olmayanların yüzde 84’ü, yani 4 milyon 742 bini kadın, 932 bini erkek. 15-24 yaş arasında halen okuryazar olmayan 406 bin genç var ve yüzde 79’u kadın! Bu tespit ise, içinde bulunduğumuz çağda ülkemizin eğitimle ilgili kırık notlarından sadece birisidir.

Artık ekonomik, sosyal ve siyasal aksaklıkların temelinde yatan gerçeğin "Eğitim" ve "Eğitimsizlik" kavramlarıyla doğru orantılı olarak değiştiğini tespit edip, çözüm ve uygulamaları bu yönde gerçekleştirmek gerekmektedir. Ancak, burada belirtilen eğitim gerçeğini yalnızca okul kavramıyla eşdeğer anlamamak doğru bir yaklaşım olacaktır. Dolayısıyla, Eğitim; aile, okul, sosyal yaşam ve bireylerin kendi kendilerini eğitmesini içeren çok yönlü ve sürekli değişen bir kavramdır.

Ülkemiz, gerek basılan eser sayısı ve türü, gerek satın alınan kitap sayısı, gerekse okuma alışkanlığı yönünden gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kalmaktadır. Okumak, her şeyden önce bir kültür meselesidir. Bir kültürün benimsenmesi ve yaygınlaşması ise uzun bir süreci gerektirmektedir. Bu nedenle, ülkemizde okuma kültürü oluşturmak ve geliştirmek her şeyden önce bunu kişiler ve kurumlar üstü bir düzeyde ele alarak farklılığı canlı tutmakla mümkündür.

Eğer, topyekün bir kalkınma ve hayatın her aşamasında gerçek manada demokrasi ve insan haklarını yaşamak istiyorsak, insanları tek ve eşitsiz değil, toplumu hep beraber, doğru ve eşit olarak eğitmek yönünde uğraşmak daha gerçekçi bir çözüm şekli olacaktır. Her ne kadar, bireyler arasında fırsat eşitsizliği bilinen bir gerçek ise de, aynı bireylerin yeni eğitim yollarını araması karşılarına çıkan engellerin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır.

Bütün bu hususların odak noktası insandır. Dolayısıyla, eğitim kavramının her alt sistemi bu gerçekçi noktayı hedef almalı ve ona yönelmelidir.

Tarihin akışı içerisinde, eğitim ve kültür seviyesini en uygun düzeye getirmiş olan toplumlar hızla ilerlemiş ve büyümüştür. Çünkü eğitimli bireyler sürekli kendilerini yenileyerek, tüm toplumun kendisini yenilemesini ve gelişmesini sağlamışlardır. Bu itibarla, insanlık tarihindeki hak ettiğimiz yeri alabilmek ve çözümsüzlüğün uzağında yaşamak istiyorsak, eğitim ve insan kavramının ilk planda tutulması gerekir.

Okumalıyız, araştırmalıyız. Şartlara ve engellere aldırmadan kendimizi ve toplumumuzu sürekli yenilemeliyiz. Unutmamamız gerekir ki çağdaş bir toplum, eğitimi medeniyet belirleyicisi yapmış bireyler tarafından oluşturulacaktır.

Neticede; eğitim dediğimizde ilk akla gelmesi gereken "Eğitimli İnsandır". Yani kendi kendini eğitebilen, yetiştirebilen. Öğrenmeyi ve danışmayı acizlik saymayan…

Eğitim konusunda ünlü yazar Victor Hugo diyor ki; "Bir milletin büyüklüğü; nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı, fazilet sahibi ve eğitimli insanlarının sayısı ile belli olur".

Ne dersiniz, sizce de öyle değil mi?

Gelecek sayıda buluşuncaya kadar esenlikler diliyorum.



01.02.2011

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi