Karabağ tarihte hiçbir zaman Ermenilerin olmamıştır. Karabağ III. Murat zamanında 1578’de Türklerin hakimiyetine geçmiştir. 18.Yüzyıla kadar Osmanlı-Saf eviler arasında birçok kez el değiştirmiştir. 18.Yüzyıl da Penah Ali Bey Karabağ Hanlığını kurmuştur. Ruslar 1813’de bölgeye hakim olduktan sonra Türklerin lehinde olan nüfus dengesini bozmak için İran ve Türkiye’den çok sayıda Ermeni kökenli nüfus getirerek bölgeye yerleştirmiştir. 1917 Ekim devriminden sonra Karabağ 1919’da Azerbaycan’a bağlanmıştır. 24 Temmuz 1923’de özerk bölge statüsü verilmiştir. 1985’de Mihail Gorbaçov’un Sovyetler Birliği başkanı olmasıyla ortaya çıkan özgürlük ortamını kendi lehine kullanmak isteyen Sovyetlerin imtiyazlı milletlerinden biri olma özelliğini de kullanarak Karabağ’ın Ermenistan veya Rusya’ya bağlanmasını istemiştir. Ermeniler gerek Sovyet topraklarında gerekse batılı ülkelerde Karabağ’ın kendilerine bağlanması için kampanya başlatmışlardır. 1989 yılında Azerbaycan Ermeni girişimleri dolaysıyla Karabağ’ın özerkliğini kaldırarak doğrudan kendine bağlamıştır.
Rus silahlı güçleri 20 Ocak 1990’da Bakü’ye girerek 143 Azerbaycan Türkünü katletmiştir. Dağlık Karabağ Ermenileri Rusya ve Ermenistan’ın desteği ile başkaldırmış bir milyonu aşkın Azeri Türkünü bölgeden zorla çıkartmıştır. Rus destekli Ermenistan silahlı kuvvetlerinin katılımı ile Karabağ Ermenileri 25 Şubat 1990’da On bin nüfuslu Hocalıya girerek çocuk, kadın ve yaşlı 1300 Azerbaycan Türkünü katletmişler ve binlercesini de yaralamışlardır. 1990’da Azerbaycan-Ermenistan savaşı başlamıştır. 1991’de Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etmiş ancak Ermenistan dahil hiçbir ülke resmen tanımamıştır. Rusların büyük yardımlarını alan Ermeniler Karabağ’ı işgal etmeyi başarmışlardır. İki taraf arasında barışı sağlamak için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde 24 Mart 1992’de ABD, Rusya Federasyonu ve Fransa’dan oluşan Minsk Grubu kurulmuştur. Bu grubun üç üyesi de Ermeni yanlısıdır ve Ermenistan’a herhangi bir baskı uygulamamışlardır. Zaten bu nedenle de bir sonuç alamamışlardır. Ermeniler Azerbaycan topraklarını ele geçirdikten sonra 9 Mayıs 1994’de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te iki taraf arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Yaklaşık yirmi yıldan bu tarafa Ermeniler Azerbaycan toprağını hukuk dışı bir şekilde işgal etmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 20 Nisan 1993’de almış olduğu 822 sayılı karar ile Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını terk etmesini istemiştir. Daha sonra 853, 874 ve 884 sayılı kararlarla da bu kararını teyit etmiştir.
Son bir yıldır Karabağ sorunu ivme kazanmıştır, ancak batılılar ve Ruslar sorunu Azerbaycan’ın sırtından çözmeye çalışmaktadırlar Türkiye’yi de buna alet etme peşindeler. Amerikalılar Türkiye’yi sıkıştırarak Ermenistan ile doğrudan ikili, Azerbaycan’ı dışlayarak anlaşmaya zorlamaktadırlar. Rusya da Azerbaycan’ın Türkiye ile yaşayacağı hayal kırıklığından yararlanarak Azerbaycan da ki eski sömürü düzenini yeniden inşa etmeye çalışmaktadır. Batılı güdümlü basın yalan ve yanlış haberler yayarak Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini bozarak Karabağ konusunu Ermenilerin lehine çözme oyunu oynamaktadırlar.
Azerbaycan-Türkiye ilişkileri çıkar üzerine kurulmamıştır. Her iki ülkenin çıkarları ortaktır. Her iki ülke iyi günde de kötü günde de birlikte hareket etmek zorundadır. Birbirlerinden şüphe etmeleri bile tehlikelidir. Ama son olaylar iki kardeş ülkeyi sıkıntıya düşürmüştür. Ermenistan bölgenin en yoksul ve en sorunlu ülkesidir. Komşuları Türkiye’den, Gürcistan’dan ve Azerbaycan’dan toprak alma peşindedir.60 bin kişilik ordusu, 300 milyon dolar savunma bütçesi, 4 milyar dolar yıllık milli iç hasılatı olan güçsüz bir ülkedir. Yer altı ve yer üstü zenginliği yoktur. Belli bir sanayisi yoktur. Denize açılımı olmayan 29 800 km2 yüz ölçümü olan, resmi olarak 3 milyon nüfusa sahip ama ekonomik nedenlerle dış göçler nedeniyle 1.5 milyondan az kişinin yaşadığı küçük bir ülkedir. Bu kadar küçük bir ülke nasıl oluyor da 70 milyonluk Türkiye başta olmak üzere bütün komşularından toprak talep ediyor ve gel bizimle anlaş diye rica da bulunuyoruz. Ermenistan tarih boyu hep emperyalist güçleri arkasına alarak haksız kazanç peşinde koşmuştur. Komşularıyla suni düşmanlıklar yaratarak hem kendisi hem de bölge halklarına huzur vermemiştir. Her seferinde de bölgeye davet ettiği emperyalist güçler Ermenileri kullanmış ve bölge ülkeleriyle baş başa bırakarak gitmiştir. Bu kez de mutlaka böyle olacaktır. Rusların desteği ile işgal ettiği Azerbaycan toprağını terk etmek zorundadır.
İran’ın resmi basını Türkiye-Azerbaycan ilişkisini bozma gayretine girmiştir. Rusya, ABD ve Ermenistan’ı anlıyoruz ama İran’ı anlamakta güçlük çekiyoruz. Türk-Ermeni sınırı Azerbaycan’ın rızası olmadan, Karabağ sorunu çözülmeden hiçbir Türk hükümeti bu sınırı açmaz. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Hükümet sözcüsü, Dışişleri bakanı ve Dışişleri Bakanlığı birçok defa bu haberleri yalanlamasına rağmen Türkiye de ve Azerbaycan da bu konu kamuoyunu anlamsız bir şekilde meşgul etmiştir. Ermeniler mevcut sınırları garantine altına alan 1921 Kars antlaşmasını tanıdığını ilan etmelidir. Türkiye’nin işlemediği sözde soykırım iftirasından vaz geçmelidir. Batılı Hıristiyan ülkeleri arkasına alarak Türkiye’ye işlemediği bir suçu zorla kabul ettirme peşindedir. Bu davranışlarına rağmen Türkiye’den sınır kapılarının açılması ve normal komşuluk ilişkilerini dayatmaktadır. Ermenistan başta olmak üzere Türkiye’ye baskı yapan batılı ülkeler ve Türkiye’de ki Ermeni lobisine Ermeni politikasının tamamen büyük bir emperyalist ülkenin dayatmacı politikasının aynısı olduğu anlatılmalı ve olabilirlik ihtimalinin olmadığı söylenmelidir. Hiçbir ülke kendisinden toprak isteyen ve uluslararası politikada sürekli rahatsız eden ve diğer ülkeleri Türkiye’ye karşı kışkırtan dost olmayan bir ülkeyle normal bir komşuluk ilişkisi kurulamaz.