Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi ( SAREM ) geleneksel hale getirdiği uluslararası güvenlik sempozyumlarından birini daha 5-6 Haziran 2008‘de İstanbul da Harp Akademilerinin kampüsün de gerçekleştirmiştir. Bu yıl işlenen konu; Ortadoğu: Belirsizlikler içindeki geleceği ve güvenlik sorunları, adını taşımaktaydı. Dünya’nın çeşitli ülkelerinden ABD, Çin, Rusya, Japonya, İtalya, Fransa, Almanya Irak, Ürdün gibi ülkelerden 865 katılımcı vardı. Akademisyen, politikacı, asker, gazeteci gibi mesleklerden oluşan Ortadoğu uzmanları iki gün boyunca bölgenin sorunları, ilgili ülkelerin bölgeyle ilgili politikaları ve bölgenin geleceği ile ilgili öngörüler tartışılmıştır. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, açılış konuşmasında PKK terörüyle ilgili ABD, Irak’ın kuzeyindeki Kürt grupları başta olmak üzere birçok bölge ve Avrupalı devletlere doğrudan ya da dolaylı bir şekilde Türkiye’ye karşı teröre yardım yaptıkları imasında bulunmuştur. Bölgedeki uzun menzilli silahların ciddi bir sorun olduğunu belirtmiş ve Osmanlı Türklerinin bölgede hakim olduğu dönemde hiçbir etnik ve mezhepler sorunu yaşanmadığının altını çizmiştir ve bunlardan ders alınması gerektiğini belirtmiştir.
Bölgeden ve bölge dışından gelen uzmanlar genelde ABD’nin Ortadoğu politikalarını yermiş ve ABD’yi yeni bir emperyalist politika peşinde koşmakla suçlamıştır. Sempozyumda bulunan Amerikalılar, özellikle de ABD savunma bakanlığı Müsteşar eski yardımcısı ve bakanlık danışmanı Prof. Dr. Jack Crouch zaman zaman sinirlerine de hakim olamayarak kritiklere cevap vermiş, bazı soru ve kritikleri de fazla anti-Amerikancı bularak yanıtlamayacağını belirtmiştir. Amerikalıların bölgedeki varlığı ve beraberinde getirdiği sorunlar açık bir şekilde konuşulmuş ve Amerikalılarda bu kritikleri dinleme fırsatı bulmuştur. Sempozyumda ilginç bir konuşma yapan Ürdün’ün eski Dışişleri ve Savunma Bakanı Prof.Dr. Kamel S. Abu Jaber Osmanlı dönemindeki Ortadoğu ile bugünü kıyaslamış ve bugünkü Ortadoğu’nun sorunlu haline dikkat çekerek Osmanlı düzenin daha iyi olduğunu belirtmiştir. Türklerin Ortadoğulu halklar tarafından sevildiğini ve güvenildiğini belirterek Türkiye’nin, Ortadoğu sorunlarıyla daha fazla ilgilenmesi gerektiğini söylemiştir. Türklerin 800 yıldan beri bölgede yaşadığını, Türkiye’nin askeri ve ekonomik gücünün önemli bir noktada olduğunu, bölge de barış ve kardeşliğin tesisi için Türkiye’nin herhangi bir ülkeden daha etkili olacağına inandığını ilave etmiştir.
Ortadoğu, hem tarihi hem de ekonomik potansiyeliyle hep dünya gündeminde olmuştur. Üç ilahi din, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet ,bu bölgede ortaya çıkmıştır. Bir çok farklı kültüre kaynaklık etmiş ve bu kültürlerin yaşamasına, yayılmasına, yok olmasına ve kavgalara neden olmuştur. 20.yy’dan itibaren de petrol ve gaz nedeniyle emperyalist güçlerin müdahale alanı olmuştur. Barışı bozmak ve kendini yararlı kılmak için etnik, dini ve mezhepsel kavgalar çıkartıp el altından bozduğu barışı tesis etmek için müdahalesini meşrulaştırmaktır.
Ortadoğu’ya dış müdahale ve Ortadoğu halklarının geri kalışlarının çok sayıda nedenleri vardır. Ancak bazıları daha önemlidir. Bizim bu sempozyumda yaptığımız değerlendirmeyi kısaca sizinle paylaşmak istiyorum.
1-Ortadoğu Halkaları genel olarak zekasının, aklının ve becerisinin yarısını kullanmaktadır. Zira kadınlar toplumsal ve ekonomik hayatta ya yoklar yada çok az varlar.
2- Özgürlük ve özgür ortam olmadığı için Ortadoğulu devletler halkaların yaratılıcılık kabiliyetinden yararlanılamıyor.
3- Ortadoğulu halklarda devrim ruhu yoktur veya çok azdır.
4- Ortadoğulu halklarda başkaldırı geleneği yoktur.
5- Rejim ve sistemleri gereği kabiliyetli ve iyi yetişmiş insanlar ülkelerin yönetiminde söz sahibi olamamaktadır.
6- Ortadoğu’da yöneticiler 20.yy.da feodal yapıyı bozmadılar, 21.yy. da da gözükmemektedir
7- Ortadoğu’da din özgürlüğü vardır ancak bu özgürlük kötü niyetli, eğitimsiz ve cahil birtakım insanlar ve gruplar tarafından kötüye kullanılmaktadır, aşırı dindarlar ve gruplar ortadoğu ülkelerinde ki buna Türkiye de dahil sadece kendi öbür dünyasını tanzim etmekle yetinmiyor ve öbür Müslümanların öbür dünyasını da tanzim etmeye çalışıyor ve işte sorun burada ortaya çıkıyor. Zira ibadet özgürlüğü kadar ibadet etmeme özgürlüğü de olmalıdır.Bazı ülkeler de cuma günleri ve namaz saatlerinde iş yerlerinin kapatılma zorunluluğu veya dolaylı baskı ile ibadet ettirme veya etmiş gibi davranmaya itme. Oysaki İslamiyet bu tür davranışları kesinlikle yasaklamıştır. Zaten Müslüman olmanın şartı Kelime_i Şahadeti getirmek ve kalbi ile onaylamaktır,bunun nedeni kişinin rızası ile Müslüman olması ve ibadet etmesidir. İslam dini etkisinden ve birleştirici özelliğinden dolayı bazı art niyetli gruplar ve kişiler tarafından Ortadoğu’da sürekli kullanılmaktadır
8-.Sanayileşmeyi gerçekleştiremediler
9-Gelir dengesizliği ve yolsuzluk
10-Silahlanmaya harcanan aşırı paralar
11-Petrol ve Gaz’ın emperyalist ülkeleri bölgeye çekmesi ve paraların paylaşım kavgaları.