Fransa Cumhurbaşkanı Nicola Sarkozy Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde orijinal bir fikir olduğu düşüncesiyle oy toplamak için Akdeniz Birliği düşüncesini ortaya attı. Amacı hem rakiplerinden daha orijinal daha hazırlıklı plan ve projesinin olduğunu kanıtlamak hem de Avrupa da Almanya ve İngiltere’nin gerisinde kaldığından Fransa için yeni bir çıkış olabilir düşüncesiyle Akdeniz projesini gerçekleştirmek istedi. 1990’dan sonra Almanya ve İngiltere sürekli güçlendi hem ekonomik olarak hem de politik olarak. Soğuk Savaş döneminde Almanya ve Japonya için ekonomik dev politik cüce yakıştırması yapılırdı, ama Almanya şimdi hem ekonomik hem de politik dev haline gelmiştir. İngiltere 1990’lı yılların başında ekonomik olarak Fransa’nın gerisindeydi oysaki şimdi İngiltere’nin ihracatı 500 milyar doları aşarken Fransa’nın ki 450 milyar dolar civarındadır, Almanya’nın ihracatı Bir trilyon doları yakalamıştır. Fransa sürekli kendisini Almanya ve İngiltere ile kıyaslar onları ölçü alırdı, ama şimdi bunu yapamamakta zira onların bir hayli gerisine gitti. Şaşalı geçmişi dünyaca tanınan ürünleri ( Şarap, Peynir, Kozmetik ürünler, Parfüm, Paris, Eyfel Kulesi, Monte Carlo vb.) ve itibarları yavaş yavaş eskimektedir bunu politikacılar ve halk çok iyi görüyor ve çare bekliyor. Sarkozy Fransa’yı buradan çıkartmak istiyor. Aktif bir uluslar arası politika yeni plan ve projeler, daha fazla mal satma ve daha fazla ilişki grupları. Bu politika için Akdeniz bölgesi idealdi zira Fransa bir Akdeniz ülkesi olarak ve ayrıca Fas, Tunus Cezayir, Lübnan ve Suriye gibi Akdeniz ülkelerinin eski sömürgesi olması nedeniyle tarihi bağlarını da kullanarak bölgeyi etkisine almayı planlamıştı. Ancak Fransa’nın bu niyetini iyi okuyan Almanya ve İngiltere başta olmak üzere Akdeniz’de kıyısı olmayan Avrupa Birliği üyesi ülkeler şiddetle karşı çıktılar, zira Akdeniz de oluşturulacak serbest ticaret bölgesine Akdeniz’de kıyısı olmayan ülkelerin mallarına aşırı gümrük vergileri ve kısıtlamaları bu ülkelerin mallarının bu pazara girmelerini engelleyecek veya daha pahalı hale getirecekti. Fransa baskılara boyun eğdi ve ilk projesinden çok önemli tavizler verdi. Akdeniz Birliği ( Union Mediterraneenne ) yerine Akdeniz İçin Birlik ( Union Pour La Mediterannee ) adına razı oldu. Dolaysıyla hem içeriği hem de adı değişti. Bir başka ifadeyle 1995 yılında Avrupa Birliği’nin Barcelona süreci adı altında organize ettiği Akdeniz politikasına ( EUROMED ) geri dönüldü. Fransa mahcup olmasın diye de yeni bir yapılanmaya da izin verildi henüz gerçekleşmese de planlamada dönüşümlü bir başkanlık sistemi, bir konsey ve düzenli toplantılar öngörülmektedir. İş birliği alanları olarak ta başta ekonomi, Güvenlik, Enerji, Terör, Anlaşmalı Göç ve bir de Akdeniz Yatırım Bankasıdır. Yani Akdeniz’in güneyinde ne varsa onları ülkelerine transfer planları ve Güney Akdeniz’den gelecek terör ve göçleri de bu ülkelerin yardımlarıyla kontrol altına almak.13 Temmuz 2008’de AB-Akdeniz zirvesini sakat ta doğsa Sarkozy Paris’te gerçekleştirerek iç kamuoyuna planını gerçekleştirdiği imajını verebilecektir.
Türkler 19.Yüzyılın ikinci yarısına kadar (1850) Akdeniz’in Güneyini yani İslam ülkelerini Akdeniz’in Kuzeyinde oturan Batılı ülkelere kapatmıştır. Dolaysıyla batılı ülkelerin Akdeniz’in Güneyini ancak yüz yıl sömürebilmiştir. Soğuk Savaş döneminde iki Bloklu Dünya da İslam ülkeleri blokları birbirine oynayarak kısmi bir özgürlüğe kavuşmuştur. Ancak Soğuk Savaşın 1990 ‘ da bitmesi ile Petrol, Gaz ve alım gücü olan bu İslam ülkeleri tekrar batının ilgi alanına girmiştir. Petrol fiyatlarının yükselmesi ile Akdeniz ve Akdeniz havzasında bulunan Arap ülkelerinde büyük paralar birikmiştir, bu paraları kendi ülkelerine çekme çabası batılı ülkeler arasında rekabete neden olmaktadır.
Türkiye Sarkozy’nin Akdeniz projesine mesafeli davranmıştır zira Sarkozy Türkiye’nin AB üyeliğine karşı ve bu projeyi de Türkiye’ye aktif bir görevle AB’e alternatif olarak sunmuştur. Türkiye için bunu kabul etmek imkansızdır zira Akdeniz Projesi amaç ve imkan olarak AB’nin çok gerisindedir. Ayrıca Türkiye’nin bu bölgede daha yakın işbirliği gerçekleştirme olanakları tarihi ve kültürel ortaklıklarla zaten mevcuttur. Her ne kadar Fransız yöneticiler AB’e alternatif değil deseler de Şubat 2008’de Sarkozy konuyla ilgili İspanya ve İtalya da görüşmeler yapmış ve her iki ziyarette de Türkiye-AB üyelik sürecine olumsuz yansımayacağını belirtmişlerdir. Ama çok ilginçtir. İtalya Başbakanı Prodi ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye lehine olan kısmı Fransa Cumhurbaşkanlığının resmi internet sitesine konmamıştır, yani o kısmı metinden çıkartılmıştır. Prodi’nin konuşması şöyledir : Akdeniz de büyük politika yapma amacıyla formüle ettiğimiz bu önerimizi Türkiye’yi başımızdan savma yeri gibi görmemenizi rica ediyorum, ikisi farklı şeyler, iki sorunu birbirine karıştırırsak muhteşem bir macera olan Avrupa-Akdeniz macerasına çok kötü bir başlangıç yapmış oluruz.
Konuşmanın bu kısmı siteye konmamıştır. Dolaysıyla Fransa Türkiye’ye karşı samimi davranmamaktadır. Sanki tarih tekerrür etmektedir zira benzer bir konu ikinci dünya savaşından sonra Türkiye-İngiltere arasında yaşanmıştır. Türkiye NATO’ya üye olmak isteyince İngiltere Türkiye’ye alternatif olarak kendisinin de bulunacağı bir Orta Doğu askeri örgütlenmesi teklif etmiş ve Türkiye’nin NATO üyeliğini engellemiştir. Ancak daha sonra Kore savaşı ve İngiltere’nin Orta Doğu politikasındaki değişiklik nedeniyle ABD’nin baskısıyla Türkiye’nin NATO üyeliğini desteklemiştir ve bilindiği gibi Türkiye NATO’ya 1952’de üye olmuştur.
Türkiye Akdeniz projesinde yerini almalıdır ancak AB’nin alternatifi olmadığının açık bir şekilde Fransa’dan garantisini almalıdır. Tarihi olarak bağları bulunduğu Akdeniz ülkelerinin batılılar tarafından sömürüsüne de alet olmamalıdır.