YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


YENİ UFUKLAR AÇILSIN

Kocaman bir yılı arkamızda bıraktık. Şimdi önümüze bakıp yeni yılda bizleri nelerin beklediğini görecek ve yeni ufuklar açmaya çalışacağız.

2006 bütçesi kesinleşti. Bütçe oylamasından önce her ülkenin meclislerinde iktidar ve muhalefet, bütçenin halka ne getireceğini ve götüreceğini tartışır ve eksikleri bulmaya çalışır. Halk da bir yıl içinde neler olup biteceğini bilir, hatta görev verdiği iktidarı test etme imkanı bulur. Bizde ise muhalefet ve iktidar partisi liderleri birbirine bağırdı ve seviyeyi hiç ummadığımız ölçüde, ‘üç noktalı’ jargona kadar düşürdüler ve adeta kavga ettiler. Halka örnek olması gereken milletvekillerimiz hırçınlıklarıyla tansiyonu artırmaya katkıda bulundular. Bütçenin ne getireceği ve ne götüreceği gürültüye gitti.

Ancak, ekonomik krizlerin ülkeyi sürüklediği deltada yine beklenen oldu. Halkın merakla beklediği yegane ihtiyacı olan hizmet için bütçede maalesef para yok. Hizmetten kısmayı kimse istemez ama ne yaparsınız IMF disiplini öyle diyor !

Geçen yıl 9.8 milyar YTL yatırım harcaması yapabilen Ankara bu yıl yatırıma 10.7 milyar YTL ayırabildi.

Uygulanan IMF destekli istikrar programı çerçevesinde. Devletin iç ve dış borcunun faizini gününde ödemek mecburiyeti karşısında, halka daha fazla hizmet vermek için halktan daha fazla almaktan veya borçlanmak suretiyle gelirden daha fazla harcamak gerekmektedir.

İşte yeni ufuklar açabilmemiz için tartışmamız gereken durum budur...

Ekonomi politikalarında “radikal değişiklik yapamaz” isek, içinde bulunduğumuz koşullar bizi hep aynı yere taşıyacaktır.

Oysa; ciddi bir kalkınma stratejisi uygulayarak hızlı ve sürdürülebilir kalkınmayı başlatamaz ve üretimi harekete geçiremez isek, bu kısır döngüden kurtulmamız mümkün olmayacaktır.

İstihdamın üzerine bindirilmiş olan ve işsizlere yaşam engeli gibi duvar oluşturan vergi yükünün kaldırılması ile, müteşebbislere, sanki; ‘işyeri açmayın, istihdam yaratmayın’ diye acımasızca konan kira stopajı adı altında getirilmiş ve haksız şekilde kiradan, yani işyeri açan kiracıdan, kazanmadan alınan verginin acilen sıfırlanması gerekmektedir.

Yeni ufukların açılabilmesi aslında hepimizin istediğidir. Ancak geçmişten bu güne kadar icra makamında olanların yanlış uygulamaları ve borçla çevrilebilen bütçelerle geldiğimiz nokta maalesef burasıdır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ten sonra ne bir denk bütçe yapabildik ve ne de ülke kaynaklarıyla kimseye muhtaç olmadan ve dimdik durabilen bir konumu yakalayabildik.

Türk Halkı, ‘radikal değişiklik’ yaparak ülke ekonomisini top yekün ayağa kaldıracak ve kırmızı çizgilerine sahip çıkacak destanın sahiblerini hala aramakta ve beklemektedir. Halkımız; engin sağduyusuna işlemiş, moralsiz ve umutsuz yaşamasına sebep olanları hiçbir zaman unutmamıştır.

Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık; bizi bir müstemleke ülkesi gibi, asırlardır üzerimizde gözü olanların oyuncağı haline getirmiş ve hepimizi derinden etkilemiştir.

Yakın geçmişe hepimiz tanığız.

Kendi ayakları üzerinde durabilen tam bağımsız bir ülkede; kim ve hangi güç bize kırmızı çizgilerimizi unutturabilirdi?

Canımızı severek emanet ettiğimiz kurumlarımız, haysiyetimize geçirilen çuvalı hazmetti mi, hazmedebilir miydi?

Milliyetçiliği şiar ederek iktidara gelenler, bebek katili, terörist başının idamının kaldırılmasına göz yumabilir miydi?

Din ve başörtüsü kullanılarak iktidara yol aranır mıydı?

ABD ve başkanı, Fener Rum Patriğini ‘Ekümenik’ kabul edip Ruhban okulunun açılmasını isteyebilir miydi ?

Cebine pasaport koyduğumuz, aşiret bozması çapulcubaşını, Beyaz Saray’da dünyanın gözüne sokarcasına Peşmerge kıyafetiyle “Başkan” diye dikte edebilir miydi?

Ülke güvenliği adına, K.Irak’a girmek için ABD’nin iznine ihtiyaç duyar mıydık?

Ermeni Konferansı’na, ülke içinden birileri yer ve yol gösterebilir miydi?

Norveç, Barzani ile birlikte burnumuzun dibinde petrol arayabilir miydi?

AB’nin ve ABD’nin KKTC tavrı böyle olabilir miydi?

Pamuk, Hrant, Lagendik, Rehn, Prodi’lerin saldırı, iftira ve tehditleri vücut bulabilir miydi?

AB’nin göbeğindeki Belçika, Fehriye’ye hamilik yapar mıydı?

Basın toplantısı için, Danimarka Başbakanının yanına, ‘salonda Roj Tv Var’ diye gitmeyen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının hilafına, kamu görevi yapan DTP’li 56 belediye başkanı hep birlikte terörist kanal “Roj Tv’ yi kapatmayın” deklarasyonu yayınlayabilirler miydi ve muhatapları susar mıydı?

İktidar seçim programına koyduğu ‘dokunulmazlıklar kaldırılacaktır’ taahhütünü unutur muydu?

Peki; Musul, Kerkük, Süleymaniye, Telafer, kısacası K.Irak sarmalı ve ABD’nin inanılmaz çifte standardına yaptırımsız kalınabilir miydi?

Barzani hazretlerini eleştiren Kürt asıllı Avusturya uyruklu bir hukukçu otuz yıl hapse mahkum edildi. Fikir özgürlüğü savaşçılarının neden ses vermediğine ve basının görmezliğine ne diyebilirsiniz?

Büyük Atatürk’ün “iktisadi zaferlerle taçlandırılmazsa” dediği gerçek, ufkumuzun önündeki en büyük paroladır. “Bugün borç alan, yarın emir alır” diyen Kanuni 500 yıl öncesinden bu gerçeği nasıl görebilmiş dersiniz ? Peki, biz bugün bu gerçeklerin neresindeyiz?

Ülke gelecekle yönetilir, fakat geçmişten ders alınır.

Yeni ufuklara; okuyan, soran, sorgulayan ve sorumluluk peşinde ellerini taşın altına koyan, yepyeni bir anlayışla ulaşmak dileğiyle, umut, sağlık ve esenlik dolu nice yıllara, mutlu bayramlara…



02.01.2006

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi