Haberler > GÜNCEL >TBMM BAŞKANI PROF.DR. NUMAN KURTULMUŞ'TAN YANKI'YA ZİYARET
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Yankı Dostluk Platformunun konuğu oldu. TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni bir anayasa ihtiyacına vurgu yaptı; “Darbe ürünü olmayan, kapsayıcı bir anayasaya ihtiyacımız var” dedi.
Kurtulmuş, yeni anayasa beklentisi konusunda “Artık Türkiye’de darbe ürünü olmayan bir anayasa yapılmalı. Türkiye’nin gelecek yüzyılını yüklenecek bir anayasaya ihtiyaç var. Toplumun her kesiminin içinde dâhil olduğu; en yüksek mutabakatın sağlandığı yeni anayasa için TBMM’nin öncülük yapması lazım. Özellikle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için “Sözü güçlü; gücü tesirli” bir Türkiye yüzyılı olacağından bahsediyoruz. Bunun temel hususlarından birisi Türkiye’nin içyapısını çok sağlam hale getirmesidir; bunlardan bir tanesi de anayasadır. Anayasalar, siyasi partiler yasası, seçim yasaları, meclis iç tüzükleri Türkiye’nin demokratik standartların belirleyen temel metinlerdir.
Halkı temsil eden tüm siyasi görüşlerin yeni bir anayasa konusunda fikir oluşturmaya katılması lazım. STK’ların ve üniversitelerin de Türkiye’nin gelecek yüzyılını yüklenecek anayasa metnine destek vermesini temenni ediyoruz. Bunun için siyasal iklimin oluşması lazım. Bu iklim oluşturulmasını hep beraber sağlayacağız. Tartışacağız, fikirlerimizi ortaya koyacağız.
Burada sadece bir iki partinin anayasası değil, 85 milyonun anayasası olması lazım. Olabilecek en yüksek çoğunlukla parlamentoda çok büyük bir katılımla 400 milletvekilinin oyuyla, ya da en azından 360 vekilin oyu ile referanduma gidebilecek bir güçle yeni anayasanın yapılması mümkün olur.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş aralarında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da bulunduğu seçilemeyen vekiller ya da yeni döneme aktarılan fezlekeler hakkında da konuştu.
“Dokunulmazlık meselesi siyasetçiye verilmiş bir imkandır, bir ayrıcalık değildir. Yani siyasetçi siyasi fikirlerini dile getirirken siyaseti rahat icra etsin diye anayasal bir güvencedir. Bu siyasetçi “la yüs’eldir” anlamına gelmiyor. Siyasi fikir olarak söylediklerinden sorumlu değildir. Ancak Milletvekilliği döneminde işlediği ya da önceden var olan suçlar vekilliği sona erdikten sonra işleme girer. Sonrası da yargının kararıdır.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili seçilen Gezi davası tutuklu sanığı Can Atalay’ın durumunu da değerlendirdi, “Burada Meclis üzerine düşeni yapmıştır, konu esasen yargının kararı ile çözülecek bir konudur” dedi.
“Siyasi polemiğin içine girmek istemem. TBMM Başkanının onu oradan çıkarma gücü yoktur. Bu, TBMM’nin vereceği bir karar değildir. Mahkeme adına karar veremez TBMM başkanı. Biz mahkeme adına karar verecek durumda değiliz. Can Atalay konusunda kararı verecek olan Yargıtay’dır. Burada siyaseti de rahatlatacak olan bu tutukluluk hali ile ilgili kararı mahkeme vermesidir. Kaldı ki TBMM’de Atalay’ın adı okunmuş, parlamentoda olduğu ilan edildi. Özlük hakları maaşı ve 3 danışmanı ile ilgili süreç başlatılmıştır. Ayrıca Can Atalay parlamentoda, insan haklarını inceleme komisyon üyesi olarak seçildi. Bunlar parlamentonun bu konudaki tutumunu gösterir ancak Atalay’ı durumu ile ilgili kararı verecek olan yargıdır”
Kurtulmuş, yeni anayasa gibi Meclis iç tüzüğünde de değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirtti
“Geldiğimiz nokta, yeni bir iç tüzüğü zorunlu kılıyor. Meclisin daha etkin için revizyon yapılmalı, bu anayasa tartışmalarını da kolaylaştırır. Hem anayasa hem de iç tüzüğü gündeme getirdim. Komisyonda hangi tartışma yapıldıysa birebir aynı tartışma genel kurulda yapılmış, yeni sistemde bakanların genel kurula gelmeleri zorunlu değil. Onların gelmesini zorunlu kılacak düzenleme yapılabilir. Tali komisyonlarda görüşülen tartışmaların aynı şekilde Genel Kurulda tekrar tekrar tartışılması önemli bir zaman kaybına neden oluyor. 3 dakika söz almak için 33 dakika Meclisi oyalamanın anlamı yok. Lüzumsuz sonuç almaktansa söz hakkını açıktan verilir. Mühim olan süreci daha hızlı ve etkin yürümesini temin etmektir.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan yabancı yayınlar üzerinden 14 Mayıs ve 28 Mayıs’taki seçimleri ve muhalefetin seçmen yorumunu da değerlendirdi.
“Bu süreçte Batı’da yayın organlarında eş zamanlı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan kapakları gördük, içeride de parmak sallayanlar oldu. Bu aziz millet bugün sahip olduğu demokrasinin bedelini çok acı ödemiş bir millettir. Bedeli ödenmiş bir demokrasiden bahsediyorum. Milletimiz asla demokrasiden vazgeçmeyerek geçmişte Adnan Menderes’te, 12 Eylül’de, 12 Mart’ta, 28 Şubat’ta hatta 15 Temmuz’da cevabı yine millet vermiştir. Millet iktidara ya da muhalefete oy vererek sandıkta bir demokrasi şöleni kurdu. Bu milletin demokrasiyi benimsediğinin göstergesidir. Milletin parti gözetmeksizin sandığa gitmesi önemlidir. Ancak ‘bana oy vermeyen seçmen kötüdür’ bakışı demokrasi ile bağdaşmaz. Sandıktan ne çıkarsa baş göz üstüne demeliyiz. Demokrasi kolay bir laf ama içselleştirmesi zordur.”
Dünya gündeminde yer alan konulara da değinen TBMM Başkanı Kurtulmuş, Filistin’de devam eden hukuksuzluğa dikkat çekti, İsrail’in yayılmacı politikalarını kınadı.
“İsrail’in tüm BM kararını yok sayan işgal politikası devam ediyor. Yapılan tüm haksız uygulamaları şiddetle kınıyoruz. Orada her gün ölen, öldürülen insanlar var, 6,4 milyon Filistinli ülkelerinden kovulmuş. İsrail tüm bu olan bitene rağmen rahat davranıyor. Cumhurbaşkanımızın BM’de söylediği ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözü tam da bu durum içindir. BM Güvenlik Konseyi’ne İsrail karşıtı bir karar gelse ona destek veren ülkeler hemen devreye giriyor. Bu dünyadaki politik mimarinin çalışmaz olduğunu gösteriyor. Uluslararası küresel mimari çökmüştür. Kudüs, Mescid-i Aksa, Kubbetüssahra bu alanların korunması uluslararası hukuk tarafından garanti altındadır ve burası Müslümanların hakkıdır cümlesi dışında uluslararası hukuku ilgilendiren bir ifade yer almamıştır. 2 milyar Müslümanın kutsalını gözardı ederek tüm Müslümanları da yok saymış oluyorlar. Bu kabul edilemez.”
Kurtulmuş, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik süreci konusunda da Türkiye’nin kendi menfaatlerini önceleyerek hareket ettiğini vurguladı.
“Cumhurbaşkanımız en başından beri net bir tavır ortaya koydu. İsveç ve Finlandiya’nın farklı ödevleri var dedi. Terör rögütleri bu ülke başkentlerinde Türkiye karşıtı operasyonları sürdürüyor, bunun önüne geçin diyoruz, bu çok mu zor? Ülkelerin kategorik olarak NATO ya girmelerine karşı değiliz. Tabiri caiz ise Cumhurbaşkanımızı bu ülkelere ödev verdi; ‘elinizden gelini yapın. Biz de ikna olalım’ dedi. Finlandiya üzerine düşeni yaptı ve Türkiye Finlandiya’nın üyeliği için yeşil ışık yaktı. İsveç’te ise 1 Haziran da terör yasası çıktı. Bunu olumlu bulduk ama bunun uygulamasını görmek isteriz. Türkiye’nin tavrı net. Bizim taleplerimiz net somut, onların da adım atmasını bekliyoruz.”
Akdeniz’de yaşanan mülteci faciası ve Yunanistan’ın tavrı konusuna da değinen Kurtulmuş, “Bu çifte standart ve ikiyüzlülüktür” dedi.
“Medeni dünya hiçbir zaman mülteci meselesinde, küresel göç konusunda bunun arkasındaki nedenleri ortadan kaldırmakla ilgili bir şey söylemedi. İşgaller, vekâlet savaşları olmasa bu göçler yaşanmazdı. İnsanlık bu işgallerin göçe etkisi üzerine düşünmedi. Bu ülkelerdeki diktatörleri kim destekledi? Bu göç durduk yere ortaya çıkmıyor. Ancak dünya Titanik için dalış yapan birkaç insan için gösterdiği hassasiyeti diğer insanlar için göstermiyor. Medeni olduğunu zanneden bazı ülkelerin bu durumunu görmek üzücü. Bu ne çifte standarttır bu ne ikiyüzlülüktür.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Artık önümüzdeki hedef, Türkiye Yüzyılı ve bunu gerçekleştirme ufkumuzdur. Her alanda daha güçlü bir Türkiye’yi kurmak Türkiye Yüzyılı’nın hedefidir. Bir cümle ile ifade etmek gerekirse ‘sözü güçlü, gücü tesirli’ bir ülke haline gelmek hepimizin görevi ve sorumluluğudur.” dedi.
Ayasofya’nın ibadete açılması, Taksim’e cami yapılması gibi girişimlerin bir dönem rejim meselesi haline getirildiğini hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Hamdolsun artık Taksim’de cami de var, Ayasofya’yı da ibadete açık. Huzur içinde ibadet edip ziyaret edilebiliyor. Artık önümüzdeki hedef, Türkiye Yüzyılı ve bunu gerçekleştirme ufkumuzdur. Her alanda daha güçlü bir Türkiye’yi kurmak Türkiye Yüzyılı’nın hedefidir. Bir cümle ile ifade etmek gerekirse ‘sözü güçlü, gücü tesirli’ bir ülke haline gelmek hepimizin görevi ve sorumluluğudur. “
05.12.2023
Yorumlar
Bu Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.