DR. ŞAHAP İNMEZ   sahap_inmez@hotmail.comDR. ŞAHAP İNMEZ sahap_inmez@hotmail.com


TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR VE ÇÖZÜMLER

       Türkiye’de içinde yaşadığımız zaman dilimi, toplumsal sıkıntı ve sorunların arttığı bir dönemdir. Ülkemiz, ekonomisinin yabancıların eline geçtiği, yasalarının AB hukuku altında ezildiği, gümrük duvarlarının yıkıldığı, siyasetinin batı tarafından şekillendiği; kısaca, Türkiye Cumhuriyeti’ ne bağımsızlık karakteri kazandıran değerlerin, devre dışı bırakılmaya zorlandığı bir süreç yaşamaktadır.
Eksiksiz bir dünya görüşü; insan, toplum ve evrenin birbiriyle uyumlu olmasını ister. Ancak mevcut ekonomik, siyasal ve iktisadi sistemlerin bu üçlü dengenin uyum içinde olmasını engellediğini ve insanca yaşama hakkını giderek ortadan kaldırdığını görmekteyiz. İnsanca yaşama hakkını hiçe sayan “ liberal kapitalist sistem “ bencillik, sömürü, eşitsizlik, emperyalizm ( yayılmacılık ) ve savaşlarla bir arada giderek insanlığı kimliksizleştirmeye, işsizliğe, açlığa, sefalete, cehalete ve sağlıksız bir topluma sürüklemektedir. Liberal kapitalist sistemin tarihsel gelişimini irdelersek ; 
  KLASİK KAPİTALİST DÖNEMİ:
19. Yüzyıl boyunca, önce İngiltere’ de sonra, Avrupa’nın diğer ülkelerinde, ABD ve Japonya da yayılan klasik kapitalizmin özelliği, “ bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler” ifadesi ile özetlenebilir.
  BÜYÜK EKONOMİK KRİZ :
1929 Büyük ekonomik kriz ve 2. dünya savaşına kadar geçen süreç.
  SOĞUK SAVAŞ VE SOSYAL DEVLET DÖNEMİ
İkinci Emperyalist paylaşım savaşından sonra başlayan süreçte, dünya 2 kampa bölünmüştür. ABD ve SSCB olmak üzere.  Kapitalist dünyada, eğitim, sağlık, konut gibi hizmetler, devletin yüklendiği kamu hizmeti haline gelmiştir. Bunun adı “ sosyal devlettir.” Sosyal devlet anlayışı, ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı getirmiştir. Kapitalist sistemdeki gelişmeleri, yani, “ Keynes’çilik yaklaşımını’ şu 3 kısımda özetleyebiliriz.
1-Devlet müdahalesi 2-Sosyal devlet 3-Kamu sektörünün genişlemesi.
  YENİ DÜNYA DÜZENİ VE KÜRESELLEŞME
1974 – 75 yıllarındaki, büyük petrol krizi ve ekonomik kriz ve 1990 yıllarının başlarında Sovyet Blokunun dağılmasıyla, ortaya çıkan durumla birlikte, kapitalist sistem politikalarını yenilemişler ve adını YENİ DÜNYA DÜZENİ “KÜRESELLEŞME”  olarak koymuşlardır. Bu düzenin gene temelinde, serbest piyasa koşullarının; iktisadi ve sosyal hayatın her aşamasında etkin kılınması, özelleştirme ve özel mülkiyetin teşvik edilmesi, devletin sosyal alanlardan çekilmesi olarak açıklanmıştır. Globalleşen dünyada tek süper bir güç olarak tek başlarına kalan malum güçler; artık “ dünyayı değiştirmek “ için siyasal, kültürel ve ekonomik rollerini daha acımasızca uygulamakta, dünya tarihini ve coğrafyasını tekrar istediği gibi değiştirebilmektedir. Ülkemizin bulunduğu coğrafyada da; Büyük Ortadoğu Projesi adı altında ülkemizi bölmek ve parçalamak için ortaya konan oyunların ve yaptırımların da farkındayız ve çok yakından takip etmekteyiz.   Bu güçler, ekonomik baskılarını icra ederken de; yönetimlerinde, çok güçlü bir şekilde söz sahibi oldukları IMF, DB, DTÖ gibi uluslararası finans çevrelerini kullanmakta , borç verdikleri ülkelerdeki, borçlarını ve bu borçlarının faizlerini tahsil etmek ve kasalarındaki paralara  “ YENİ MÜŞTERİLER BULMAK “ için ortaya koydukları ve empoze etmeye çalıştıkları bir nevi yeniden borçlanma politikalarından oluşan acı reçeteler dayatmaktadırlar. 1983,1994 ve 2001 yıllarında da ülkemize  zorla kabul ettirdikleri, ekonomik dayatmalara bağlı olarak, ülkemizde şu acı gerçekler ortaya çıkmıştır.
1.Devletimiz küçülmüştür. 2. Vurguncu spekülatif sıcak para sorunu artmıştır. 3. Türkiye ekonomisinde çok uluslu şirketlerin ağırlığı ön plana çıkmıştır. 4. Milli sanayileşme yapımız kökten değişmiştir. 5. Üretime dayalı reel ekonomi küçülmüştür. 6. Kendi merkez bankamıza borçlanamaz hale gelmişizdir. 7. İç ve dış borç sarmalına girilmiştir. 8. Devletimizin borçlanmak zorunda olması sonucu “ rant ekonomisi” ortaya çıkmıştır. 9. Özelleştirme öncelikli konu olmuştur. 10. İşsizlik kalıcı olmuştur.
    BÜTÜN BU ÇIKMAZLARDAN KURTULMAK İÇİN NE YAPILMALIDIR?
1-Türk Milletinin medeniyet geçmişi, 200 yıllık Batı Medeniyet kapsamından daha geniş ve derindir. İnsana, topluma ve evrene huzur ve zenginlik vermek için, Türk kültürüne inanan  aydın insanların  yetiştirilmesi ve “milli insan” merkezli bilim toplumu inşa etmek hedef olmalıdır.  
2-Milli kültürümüz hakim kılınmalı ve diğer toplumların baskısından korunmalıdır. ‘ milli değerleri savunmak , milli menfaatlerden  yana olmak , “ milli kültür unsurlarına bağlılık ve onları yüceltmek ve bunları harekete geçirmek” için bütün yollar seferber edilmelidir. Böylece küresel güç odaklarının, devletimizin çökertilmesinin önüne geçilmelidir.
3-Ülkemiz gelirinin yaratılma süreci ile ilgilenen harcama politikası yerine, “üretim” politikalarını koyan, fırsat eşitliğini en üst düzeye noktaya çıkarmaya önem veren ve sosyal ve ekonomik hayatta “ insanca yaşam hakkı “ sağlayan politikalar hayata geçirilmelidir.
4-Devlet , sanayi,tarım,sağlık ,eğitim gibi hizmet alanlarına her türlü dış    müdahaleye engel olmalıdır.
5-Uygulanmakta olan vergi sistemi, yasalarla vergi dışı  bir ekonomi yaratma   sistemidir.Vergi   reformu çıkartılmalı,vergi kaçağının önüne geçilmeli,kayıt dışı  ekonomi kayıt altına alınmalıdır.
6-Merkez bankasının stratejik sektörlere borç vermesinin önü açılmalıdır.
7-Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği  askıya alınmalı ve ticaret; serbest  dış ticaret   anlaşmaları  çerçevesinde yürütülmelidir.
8-İç  borçlanma .dış borçlanma,özelleştirme ve transfer ödemeleri,  Anayasamızda  açıkça yer almalı,siyasi  iktidarlara bu  konularda sınırsız  borçlanarak veya ülkenin kaynaklarını  satarak,  ülkenin  geleceğini ipotek altına almalarının önüne geçilmelidir.
9-Liberal  Kapitalist sistemin, piyasaya  devlet müdahalesini reddeden şekli yerine, piyasayı insancıllaştıran ve devletin bireysel girişimini geliştirebilecek  müdahaleler  yaptığı sistem yaratılmalıdır.
10-Milli kalkınma hedefinde, ülkemize  yüksek rekabet  gücü koyacak ve dünya pazarlarından pay alarak, ülkemizin zenginleşmesini sağlayacak ‘’ SEÇİLMİŞ SEKTÖRLER’’ üzerine  kurulu bir kalkınma sistemi hayata geçirilmelidir.
 Son olarak, emperyalistlere, Türk tasavvufunun önde gelen  isimlerinden, son derece derin manalı sözleri ile karşılık vermek istiyorum. Yunus Emre’nin ‘Yaradılan’ı severim, Yaradan’dan  ötürü.” “Gelin tanış olalım,sevelim sevilelim,dünya kimseye kalmaz.’. Hacı Bektaşi Veli’nin “ Düşmanın’ın dahi; İNSAN olduğunu unutma .”  Mevlana’nın “Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.” “ Merhamette güneş gibi ol”.
Emperyalistler, evrene baksınlar; Yaradan; Evren’i nasıl bir dengede yaratmış, farkına varsınlar. Evrenin denge kanununu ve İNSANI yok sayanlar, er veya geç yok olmaya mahkumdurlar. Saygılarımla.
 Op.Dr. Şahap İnmez

19.07.2014

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi