YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


SESSİZ TEHLİKE İŞSİZLİK...

Çağımızda, küreselleşmenin beraberinde getirdiği yeni dünya düzeninin en tehlikeli sorunlarından bir tanesi de "işsizlik" konusudur.

Bir ülkede çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin olması halinde, söz konusu ülkede önemli bir sorun, dolayısıyla da işsizlik var demektir.

İşsizlik konusu, bütün dünyada dikkat çekici bir sorun olarak önümüze çıkmakta ve bu tehlike ülkemizde toplumsal barışı tehdit etmektedir. Bu sorun, hem gelişmiş ülkelerin, hem de gelişmekte olan ülkelerin en temel sosyal sorunlarının başında gelmektedir.

Günümüzde işsizlik sorunu, ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak farklılık gösterse de, tüm ülkelerin bir numaralı sorunu olmaya devam etmektedir. Bu durum; ülkemizde yaşanan ekonomik krize ve nüfus artışına bağlı olarak temelde yapısal bir işsizlik boyutunda kendini göstermekte olup; sadece işini kaybedenleri değil, bir işe sahip olanları da etkilemekte ve onlar için de korkulu rüya haline gelmektedir.

Normalde işi olan bir insanımız için, mevcut olan işini kaybetmek demek; ekonomik anlamda geçim kaynağına bağlı olarak hayat standartlarının düşmesi ve hatta tıkanması anlamına gelir.

Kuşkusuz işsizlik konusunun ekonomik olarak açacağı psikolojik ve çevresel sorunlar da çok önemlidir. Sorunun diğer önemli boyutu ise, kişinin işini kaybetmesinin verdiği fiziki ve ruhi değişiklikler, kişilerde yarattığı korku, ruhsal sağlığının bozulması ve toplumun değer yargılarının yitirilmesiyle meydana gelen ümitsizliktir.

Bütün bu olumsuzluklar halihazırdaki iş gücünü de bütünüyle etkilemekte ve daha önemli bir konuyu gündeme getirmektedir. Bu da çalışan kesimde ortaya çıkan işsiz kalma kaygısı ve korkusudur.

Bu korku, iş güvencesi içinde olmayan kesimin iş gücü verimliliğini de olumsuz etkilemektedir.

Ekonomik krizden etkilenen insanlarımızı gören halihazırdaki çalışan kesimin her an işsiz kalabileceği endişe ve korkusu, sadece kişinin verimliliğini etkilememekte, sağlığını da bozmaktadır.

Bu nedenle işsizlik kavramını bu yönüyle de incelemek, etkilerini değerlendirmek gerekir. Ayrıca siyasi iradenin buna uygun politikalar üretmesi yararlı olacaktır.

Yetişkin insanlarımızın bir iş sahibi olması ya da çalışmak istemesinin temelinde öncelikle geçim kaygısı; bunun gerisinde ise hayatını idame ettirme olgusu bulunmaktadır. Diğer taraftan bir işte çalışmanın insana saygınlık kazandırması, sosyal çevre ile etkileşim kurması, toplumda itibar görmesini sağlaması gibi sosyal anlamda katkısı göz ardı edilemeyecek gerçekler de vardır. Bu noktalardan hareketle insanın hayatında "iş sahibi olmanın" hayati öneme sahip olduğunu söylemek mümkündür.

İnsan için çalışmanın üç temel manası bulunmaktadır.

1) Çalışmak, insan hayatının devamını sağlamak için gelir sağlama yoludur.

2) Çalışmak, insanda manevi anlamda bir enerji oluşturur, insanın kendini bağımsız hissetmesini, dolayısıyla mutlu olmasını sağlar.

3) Çalışmak, statü ve seviye unsurudur. Kendisine ve ailesine sosyal statü sağlar ve bu statü insanın hayat tarzını belirler.

Ana hatları ile ele alındığında insanın hayatını devam ettirebilmesinin "toplumsal" anlamı, çalışmanın insan yaşamında vazgeçilmez olduğudur.

İşsiz sayısı çok olan toplumlarda yaşayanların, karamsar olmaları ve gelecekle ilgili kaygılarının ön plana çıkmasıyla; yaşadıkları ülkeye ve devlete karşı güvenleri sarsılmaktadır.

Bu durum yoğun öfke duygusu içerisinde, halkımızı her an patlamaya hazır "sessiz tehlike" gerçeği ile karşı karşıya bırakmaktadır.

İnsanların hayat standardının düşmesi, bütün aile fertlerinin etkilenmesine sebep olur. Bu durum insanları yasal olmayan yollarla para kazanmaya sürükleyebilir.

İşsiz insanlarımızda meydana gelen korku ve çevrelerine karşı değişen bakış açısı onların psikolojik durumlarını olumsuz yönde etkiler. Bu olumsuzluk öncelikle aile yapılarını daha sonra ise toplumsal yapıyı etkisi altına alır. Bu durum ise düzensiz, bozulmuş, mutsuz ve umutsuz bir hayat tarzı ve tehlikeli bir gelecek hazırlar.

Çalışma çağına gelen insanlarımızın işsiz kalmaları yalnızca bugünün değil, dünden bugüne taşınan yapısal hatalar zincirinin sonucudur.

İşsizliğin giderek yaygın ve kronik bir hal aldığı ülkemizde, işsizlikle beraber yoksulluk da toplum barışımızı tehlikeye atacak şekilde büyümektedir.

Ülkemizdeki yatırım ortamının iyileştirilmesi, girişimciliği zayıflatan bürokratik engellerin kaldırılması, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin teşvik edilmesi, işçi ve işveren üzerindeki istihdamı zorlaştıran mali yükümlülüklerin azaltılması açıkça tespit edilebilecek zaruretlerdir.

Bu tehlikenin sessizliği, iktidarları yanıltmamalıdır. Buradan hareketle; "Üretim ve istihdam" seferberliği siyaset dünyasının birinci maddesi olmalıdır.

Her siyasal yapı "Üretim ve İstihdam" konusunda halkımıza gerçekçi projeler sunmalıdır. Ekonomik istikrar adına halkımızın yarınlarına güven sağlayacak politikalara mutlaka öncelik vermelidir.

Gelecek sayıda buluşuncaya kadar esenlikler..



01.07.2010

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi