NATO Parlamenterler Meclisinin olağan Sonbahar Dönemi Genel Kurul Toplantısı münasebetiyle 11-16 Kasım tarihlerinde Danimarka’nın Başkenti Kopenhag’da idim.
Toplantılarda dünya ve hatta üye ülkeler kamuoylarında pek az ilgi uyandıran çok sayıda karar tasarısı kabul edildi.

Danimarka medyası dahi toplantılarla ilgili haberlere pek az yer verdi. NATO ile ilgili tüm ödenekler ve ittifakın tüm önemli icraat için onayı gereken parlamentoların bu kadar etkisiz kalmaları ilginç bir çelişkidir ve bunun çaresi mutlaka araştırılmalıdır.

Kopenhag toplantıları öncesi ve sırasında bu Başkentte ülkemizi ilgilendiren üç önemli gelişmeye tanık oldum.

Danimarka’nın en yüksek tirajlı gazetesi olan Jyllands Posten’de 30 Eylül günü yayınlanmış bulunan Hz. Muhammed’i aşağılayan çirkin karikatürleri Danimarka başbakanı nezdinde protesto etmek amacı ile Türkiye dahil İKÖ üyesi 11 ülkenin büyükelçilerinin Başbakan’dan randevu talepleri, basın özgürlüğü gerekçe gösterilerek kaba bir üslupla reddedilmişti.

Danimarka başbakanı bunu yaparken karikatürlerin yayınlanmış olmasından dolayı üzüntülerini ifade etmek inceliğini dahi göstermeyi gerekli görmemişti.

Bu zihniyet Belçika’da Sabancı suikastinin faali bir teröristi tam otomatik silah kullanmadığı gibi gülünç bir gerekçeyle Türkiye’ye iade etmeyi, ya da Belçika’da yargılamayı reddeden çarpık ve kendilerinden başka herkese karşı ön yargılı olan zihniyetin Danimarka’daki bir tezahürüdür.

O günlerde izlediğim ikinci bir ilginç olay da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Danimarka Başbakanı ile yapması programlanan basın toplantısının ROJ TV’nin orada bulunması nedeniyle Türkiye Başbakanı tarafından terk edilmesi idi.

Malüm terör örgütünü açıkça destekleyen ve yönetim kurulu başkanı aynı zamanda terör örgütünün de yöneticisi olan bu televizyonun orada bulunacağının bizim makamlarımızca ön görülmeyerek konunun toplantıdan önce çözümlenmesi imkanlarının araştırılmamış olması da tipik bir ihmal örneğidir.

Yine NATO Parlamenterler toplantısı ile ilgili önemli bir gelişme Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yüzlerce parlamenter ve çok sayıda basın mensubuna hitap etmesi idi.

Türkiye başbakanının bu önemli imkanı iyi değerlendirdiğini söylemek maalesef mümkün değildir. Başbakanın konuşması son derece kuru ve coşkusuz idi ve bu önemli topluluğa yeterince mesaj verilemedi

Soru-Cevap bölümünde de Sayın Başbakanın iyi bir performans gösteremediği konusunda temas ettiğin yabancı parlamenterler söz birliği ettiler.

Konuşma metni ve sorulara verilen cevaplardaki eksiklik ve yanlışlar ayrı bir yazı konusu olabilir.