Adalet Bakanlığı Personel E. Genel Müdür Yrd.
E. Hakim Üzeyir TERMELİ
ADALET TECRÜBE İSTER
Kanunların tek başına çözüm olamayacağını söyleyen Adalet Bakanlığı Personel E. Genel Md. Yrd. Üzeyir Termeli “Biz şimdi hırsızlığa ağır cezalar veriyoruz. Ama herkes biliyor ki, hırsızlık kötüdür. Ama buna rağmen uymuyor ve hırsızlık yapıyorlar. Biz şimdi o kanun kötü diyemeyiz“ dedi. Termeli, adalet için tecrübeli hakimlerin mesleklerine 65 yaşında sonra da devam edebileceğini dile getirdi.
Hakimlik mesleğinden gelen bir adalet insanı olarak yargı ve yargıçlık müessesesi hakkında yorumlarınızı alabilir miyiz?
Malatya’da Akçadağ kazasında görev yaparken her zaman bir kahvenin önünden geçerdik. Orada da bilirkişilik yaptırdığımız yaşlı Mahmut isimli bir zat-ı muhterem vardı. Mahmut Bey her geçtiğimizde ayağa kalkardı. Ben 30 yaşlarındayım, o ise 80 yaşlarındaydı. Bir gün yanına gittim ve kendisine dedim ki, “ ben burada geçerken beni görünce lütfen ayağa kalkma, sen benden büyüksün” dedim. Bana döndü dedi ki; “ Hakim bey ben senin şahsına kalkmıyorum, sen buradan geçerken Peygamber postu geçiyor, onun için ayağa kalkıyorum” dedi. Beni utandırdı. Vatandaşın hakime karşı düşünce tarzı böyleydi.
HAKİM AYNI ZAMANDA BİR SOSYOLOG VE PSİKOLOGTUR
Bir hakim her türlü hareketinde, davranışında, yolda gidişinde dahi topluma örnek olmak zorundadır. Bir zamanlar hakimlerin sicilinde bisiklete biniyor diye müfettişler tarafından şerh düşülmüş. O zamanlar hakimin bisiklete binmesi toplum nazarında ‘hakim bisiklete binmez’ imajından doğmuş olduğunu da bilahare sonradan anladım. Hakimlik sadece kitaba bakıp ceza vermekten ibaret değildir. Hakim aynı zamanda bir sosyolog, bir psikolog, toplumun içerisinde yaşayan bir birey, kanunları yaşanan zamana göre uygulayan kişi olmak zorundadır. Her bölgenin, yörenin davranış biçimleri farklıdır. Mesele bazı yörelerde kadın, boşanma davalarında ayakkabısını ters çevirir. Bunun ne anlama geldiğini bilmeyen bir hakim bunu kötü algılar. Ancak o kişi aslında söyleyemediği bir şeyi söylemek istiyor. Dolayısıyla hakim bu tür şeyleri bilmek, anlamak, hoşgörü çerçevesinde değerlendirmek zorundadır.
Tabii ki burada kanun koyucu da toplumun baskısından korkmamalıdır. Bunun en büyük örneği ise toplumumuzda, özellikle kırsal kesimlerde daha çok yaşanan küçük yaşta evliliklerdir. 14-15 yaşında aile olan bireyler var. Düşünün ki, 14-15 yaşında evlilik kurumunu kurmuşlar, çocukları olmuş ve daha sonra birisi bunları
şikayet ettiğinde de erkek (damat), kızın (gelin) ırzına geçti diye tutuklanıyor. Çocuklar tutuklanan bu kişiye ‘baba’ diyor, kadın ise ‘eşim’ diyor. Ama siz damada çok büyük cezalar veriyorsunuz. Sırf birisinin kininden dolayı bir aile göçertiliyor. Kadın kuruluşlarının baskısıyla bu kanunlar çıkartıldı. Ancak topluma ters düşüyor
KANUN HER ZAMAN ETİKİLİDİR ANCAK ÇÖZÜM KANUNDA DEĞİL İNSANDA
Kadın cinayetleri, istismar gibi toplumu derinden sarsan olaylarda kanunlarımız ne kadar etkili? Bu konulardaki önerileriniz nelerdir?
Kanun her zaman etkilidir. Ancak; sorun burada değil, insanlarımızda cehalet var. Hislerini kalbinin ötesinde, öfkeyi üstün tuttukları için bu tür olaylar maalesef ya
şan
ıyor
. Bunlar toplumun eğitim ve kültür seviyesi arttığı zaman düzelebilecek bir şeydir. Metroya bindiğimiz zaman 100 kişinin olduğu her vagonda bir kişinin gazete okuduğunu görürsünüz. Mesela; Almanya’da da tam tersidir. 99 kişi okur, 1 kişi okumaz. Almanya’da şöyle bir olaya tanık olmuştum. Bir kafede otururken yan masadaki yabancı bir şahıs bir bayan ile konuşuyordu. Bu arada bayanın eşi yanına geldi. Kadın eşini tanıştırdı. Kadının eşi adama “karımı nasıl buldunuz, güzel mi?” dedi. Adam ise “Güzel. Tebrik ederim sizi” dedi. Kad
ın
ın e
şi ise te
şekkür etti. Bu Türkiye
’de yap
ılm
ış olsa san
ır
ım kan gövdeyi götürürdü
.
VATANDAŞLARIN KANUNA UYMASINI SAĞLAMALIYIZ
Kanunlarımız ne kadar adaletli ve toplumsal barışı sağlamak için yeterli mi?
Eflatun’un ‘Devlet’ isimli kitabında bir sözü var; “en iyi kanun, vatandaşın uyduğu en kötü kanundur”.
Biz şimdi hırsızlığa a
ğır cezalar veriyoruz. Ama herkes biliyor ki, h
ırs
ızl
ık kötüdür
. Ama buna ra
ğmen uymuyor ve h
ırs
ızl
ık yap
ıyorlar. Biz
şimdi o kanun kötü diyemeyiz. Vatanda
şlar
ım
ız
ın kanunlara uymas
ın
ı sa
ğlamam
ız laz
ım. Bu yüzden e
ğitim çok önemli
. Hakimi de eğiten, doktoru da eğiten öğretmenlerdir. Bu yüzden öğretmenlere çok değer vermemiz lazım. Maaşlarını da yükseltmek lazım. Herkes kaliteli öğretmen olsun ve iyi nesil yetiştirsin.
Türkiye’de emeklilik yaşı 65’te doluyor. AİHM’de Yargıçların emeklilik yaşı 70’tir. Hakim ve savcıları mesleklerinin zirvesinde emekliye ayırmak ne kadar doğru? Kamuoyu tecrübe istiyor. Sizce; Ülkemiz tecrübeden faydalanmaya devam etmeli mi?
DEVLETİN ÇAĞRISIYLA, HÂKİMLER DE İTİRAZ ETMEDEN GÖREVİNİN BAŞINA DÖNER
Hakimler Amerika’da sağlık sorunu olmadığı takdirde, çalışmaya devam ediyorlar. Hakimin en olgun olduğu çağ; 60-65 yaşlarıdır. Tam bu olgunluğa ulaştığı zaman hakimi emekli etmek doğru değil. Son dönemde alınan hakimlerin çoğu tecrübesiz. Deneyimsiz bu kadar hakimin kürsüye ç
ıkart
ılmas
ı ise tam bir fecaat oldu. Tabii burada mecburiyetten kaynaklanan bir durum oldu. Ancak yine de bunun çözümü bu olmamalıydı. Her şeye, hemen karar verebilen devletimiz, emekli edilen hakimlerin çalışmak isteyenlerini kürsüye mutlaka döndürmeliydiler. Hepimiz seve seve gidip devletimiz için 5 yıl daha çalışırdık. Devletin çağrısıyla, hâkimler de itiraz etmeden görevinin başına döner, mesleğini en iyi biçimde icra eder, adalete ve ülkesine sahip çıkmaya devam ederdi. Çünkü adalet tecrübe ister
..